MEDYANIN İNSAN HAFIZASI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

MEDYANIN İNSAN HAFIZASI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
“Zekice hazırlanmış manipülatif paylaşımlar, sansasyonel üsluplarla yazılmış haberler ve bilgiler, doğruluğu kesin olmayan fakat sürekli paylaşılan gönderiler hem kişisel yaşantımızı hem de tarihi olaylarla ilgili düşüncelerimizi ve onları hatırlama şeklimizi de etkiliyor.“
 
Son on yılda, medyaya maruz kalma oranı ve medyaya erişim sıklığı çarpıcı bir şekilde arttı. Medyanın insan hafızası üzerindeki etkisi ve insanın tarihi hatırlama şeklini nasıl etkilediği de son yılların araştırma konularından birisi haline geldi. Yapılan araştırmalarda medya belgelerinin insan hafızasına yarardan çok zarar verdiği ortaya kondu. Daha fazla bilgiye, iletişime ve çok çeşitli aktarım biçimlerine erişme imkanı sağlayan medyanın, tarihsel olaylar için belleği geliştirebileceği varsayılırken yapılan çalışmalar bunun tam aksini kanıtlamaya devam ediyor. 
 
Medyanın Anıların İçeriği Üzerindeki Etkisi
Anılarımız olmadan kişisel ve kültürel geçmişimize bağ kuramayız ve bu durum bizi, yaşamımızın devamını sürdürecek bir temelden yoksun bırakır. Daha da önemlisi, anılarımız, kişiliğimizin bel kemiğini ve yeni deneyimlere nasıl yaklaştığımızı, gelecekle ilgili aldığımız kararları da etkiler. Hafıza olmadan, geçmiş deneyimlerimizden öğrendiğimiz bilgilerden faydalanamayız ve geleceğimizle ilgili kritik kararlar alırken hatalar yapabiliriz. Günümüzde de medya, tüm bu süreçleri etkiliyor ve çeşitli zorluklar yaşamamıza sebep oluyor. 
 
Medya sadece neyi hatırladığımızı değil, neleri nasıl hatırladığımızı da etkiliyor. Örneğin yanlış bilgi içeren bir haber metni, bir Tweet veya Facebook gönderisi, okuyucunun olay hakkında hatırladıklarını etkiliyor. Ya da medyada, bir olayın güçlü ve sansasyonel bir dille anlatılması, olayın ayrıntılarının hatırlanma şeklini değiştirebiliyor. Abartılı haber başlıkları, laf kalabalığı yapılan ve olayların çarpıtılarak anlatıldığı metinler, belleğin bozulmasına neden olabiliyor. Bir olay hakkında yanıltıcı veya yanlış bilgi vermenin yanlış hatırlamaya yol açabileceğini gösteren çalışmalar, medyanın hafızamız üzerindeki bu etkisini doğrular niteliktedir. 
 
Yapılan araştırmalarda sansasyonelleştirilmiş bir üslupla sunulan bilginin, inanırlığı etkilediği de ortaya çıktı. Sosyal medya ise özellikle anıların oluşumunda hafızayı kötü yönde etkiliyor. Çünkü sosyal medyada sürekli paylaşılan bilgileri, yeni edindiğimiz bilgilere göre daha doğru ve gerçeklermiş gibi değerlendirme eğiliminde oluyoruz. Buna psikolojide “illusory-truth effect” yani “yanıltıcı-gerçeklik etkisi” denir. Özellikle sahte haber olgusuyla ilişkilendirilen bu kavrama göre, bir bilgi yanlış da olsa sosyal medya üzerinde devamlı paylaşıldığında insanlar bu bilgileri doğruymuş gibi kabul etmeye yatkın oluyorlar. Bu durum da bilişi ve hafızayı olumsuz yönde etkiliyor. 
 
Medyanın Bellek Depolama Üzerindeki Etkisi 
Medya sadece olayları net bir şekilde hatırlama yeteneğimizi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda hafıza kapasitemizi de etkiler. Artık bilgileri hatırlamak yerine, yalnızca o bilgileri nereden edinebileceğimizi hatırlıyoruz. Örneğin Google’dan veya Wikipedia’dan her türlü bilgiyi edinebileceğimizi biliyoruz, lazım olduğunda kullanıyoruz ve sonra o öğrendiğimiz bilgiyi hatırlamaya ihtiyaç duymuyoruz. Araştırmacılar, dahili bellek depolamasına daha az ihtiyaç duyulan bu durumu “Google Etkisi” olarak adlandırıyor. Bilgiye daha sonra istedikleri anda erişme şansı olanların, olmayanlara göre, edindikleri bilgileri daha çabuk unuttuklarını söylüyorlar. 
 
Depolama için dış kaynaklara olan bu “bağımlılık”, sosyal medyanın hatırlamakla ilgili süreçlerde ne kadar etkileyici bir rol oynadığını gösteriyor. Yakın tarihlerde yapılan bir araştırmaya göre, bir olay sırasında sosyal medyaya girmek veya bir olayla ilgili deneyimleri sosyal medyada paylaşmak “deneyimlerin hafızasını” azaltıyor. Bu nedenle, bizler için önemli olayları sık sık sosyal medya üzerinde paylaştığımızı da düşünürsek, bizim neslimiz ve bizden sonrakiler tarihi olayları önceki nesiller kadar doğru bir şekilde hatırlayamayacaklar. 
 
Özetle, medyanın ve özellikle sosyal medyanın hayatımızın her alanında olduğu gibi bilişimizde ve hafızamızda da bu gibi etkileri var. Ne yazık ki sadece hatırlama kapasitemizi azaltmakla kalmıyor, haberlerin nasıl sunulduğu, haberlerin kaynağının neresi olduğu ve doğrulukları ile ilgili algımızı da olumsuz yönde etkiliyor. Zekice hazırlanmış manipülatif paylaşımlar, sansasyonel üsluplarla yazılmış haberler ve bilgiler, doğruluğu kesin olmayan fakat sürekli paylaşılan gönderiler hem kişisel yaşantımızı hem de tarihi olaylarla ilgili düşüncelerimizi ve onları hatırlama şeklimizi de etkiliyor. 
 
KAYNAK
Molokotos E., (6 Aralık, 2018). The Effects of Media on Memory. PsychCentral.
https://psychcentral.com/lib/the-effects-of-media-on-memory#1 
 
 
DBE Yetişkin ve Aile Bölümü

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

Akşamları Eve İş Getirmek Bir Sonraki Günün İş Performansını Düşürüyor

American Psychological Association (APA) sitesinde yayımlanan bir bilimsel araştırmada 1.183 katılımcı 10 iş günü boyunca takip edildi. Katılımcılar iş...

Takıntılı Aşk

Takıntılı aşk kavramına aynı zamanda aşk bağımlılığı ya da ilişki bağımlılığı da diyebiliriz. Tanım olarak takıntılı aşk; kişinin gerçek yada ulaşılamayan ...

Özgüven

İş yaşamından dostluklara, karşı cins ile ilişkilerin nasıl gittiğinden kariyer planlarına kadar ‘özgüvenimiz’ bizim yanı başımızdadır. Çoğunlukla...

İnsanlar Neden Eş Bağımlı İlişkileri Sürdürürler?

Eş bağımlı Kişilerin İşlevsiz İlişkileri Sürdürmesinin En Önemli  9 Nedeni İlişkiler çapraşıktır! Eş bağımlı kişilerin ilişkileri özelli...

İlginizi Çekebilir :

Arkadaşlarımızın Yaşamımızdaki Rolü

Önce Geçen Haftanın Bir Özetini Yapalım Bir çalışan iş yerinden memnun olabilir ama bu onun iş yerine bağlanmasını garantilemez. Aynı şekilde bir müşteri ...

Belirsiz Kayıp

‘Belirsiz kayıp’ kavramını ilk defa bir iş arkadaşım bahsederken duydum ve çok ilgimi çekti. ‘Kayıp’ yaşadığı için çeşitli zorluklar...

MEVSİMSEL DUYGULANIM BOZUKLUĞU VEYA MEVSİMSEL DEPRESYON

“Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu veya Mevsimsel Depresyon, değişen mevsimler tarafından tetiklenenbir psikolojik problemdir. Sonbahar ve kış aylarında ...

Özgüven

İş yaşamından dostluklara, karşı cins ile ilişkilerin nasıl gittiğinden kariyer planlarına kadar ‘özgüvenimiz’ bizim yanı başımızdadır. Çoğunlukla...