Gündüz Düşleri II
GeçtiÄŸimiz hafta, zihnin, içinde bulunulan zaman, mekân ve diÄŸer koÅŸullardan uzaklaÅŸarak düşsel alanda gezinmesi üzerine konuÅŸmuÅŸ; araÅŸtırmalara göre, çoÄŸumuzun, uyanık olduÄŸumuz sürenin %30’unu; baÅŸka bir deyiÅŸle, günün beÅŸ saate, yani 300 dakikaya yakın bir kısmını, düşler ve hayaller diyarında geçirdiÄŸini söylemiÅŸtik.
Düşlerin; istek, ihtiyaç, özlem, endişe, korku ve benzeri içerikli görselleştirmelerden çok daha fazlası olduğunu; geleceği prova edebilme, olası senaryoları gözden geçirebilme, çeşitli hayat olayları için hazırlıklı olabilme ve onlarla mücadele edebilme, yeni maceralar canlandırabilme, fanteziler kurabilme ve daha pek çoğu için fırsat sunan; yaratıcılığın serbest kaldığı; keşif, zihinsel hazırlık, planlama, deneyimleme veya yalnızca haz için var olan bir alan olduğundan söz etmiştik.
Hayalin, hakikatten her daim daha cazip hale geldiği; kişinin, kendisini düş kurmaktan alıkoyamaz olduğu; hayatın diğer alanlarının olumsuz yönde etkilendiği; bağımlılık veya obsesyon belirtilerinin baş gösterdiği durumlar haricinde, kişinin, zihnin bu özelliğinden fayda sağlayabildiğine değinmiştik. Araştırmaların, beyinde, otobiyografik zihinsel görüntüleme için çalışan bir sinir ağı bulunduğu yönünde bulgular ortaya koyduğunu ve bu sinir ağının, benlik algımızda ve dış dünya ile içsel yaşantımızı entegre etmede kritik rol oynadığının düşünüldüğünü söylemiştik.
Bazen, aklımızı meşgul eden problemleri çözmek, mevcut problemlere yoğun biçimde odaklanmakla mümkün olmaz. Aksine, kimi zaman, zihnin serbestçe dolaşmasına izin vermek gerekir. Zihnin serbestçe dolaşması, bilinçdışındaki materyallerin yüzeye çıkmasına olanak sağlar. Bilinçdışındaki materyallerin yüzeye çıkması ise farkındalık kazanmaya ve yaratıcı düşünceler geliştirmeye imkan tanır. Başka bir deyişle, bazen, çözüm bekleyen bir mesele çözülemediğinde, bir ara vermek ve zihnin dizginlerini bırakmak, hiç beklemediğimiz bir anda bizi çözüme götürür; çünkü kimi zaman gereksinim duyulan, çözüm bulmak için olağanüstü çaba sarf etmek değil, yalnızca gevşeyebilmektir. Bu, kişisel veya profesyonel deneyimlere dayanan bir gözlem olmaktan öte, bilimsel araştırmaların otobiyografik zihinsel görüntüleme ile ilgili sinir ağına dair ulaştıklarıyla da ampirik olarak desteklenen bir bulgu.
Anlaşıldığı üzere, düşsel yolculuğun yaratıcılığı arttırdığı aşikar. Peki, bunun, söz ettiğimiz bilinçdışı süreçlerin dışavurumuna bağlı düşünce akışından başka ne gibi açıklamaları olabilir? Kimi araştırmacı, zengin düş dünyasına sahip beynin sürekli faal olmasının, bir başka açıklama olabileceğini düşünüyor. Bununla birlikte, yaratıcılığın artması için kritik rolü olan unsurun, düşlerin içeriğine dikkat edilmesi olduğuna inanılıyor. Bir araştırmadan örnekle devam edelim:
Psikolog ve akademisyen Jonathan Schooler ve meslektaşı Jonathan Smallwood, 122 üniversite öğrencisiyle yaptıkları bir çalışmada, katılımcılardan bir masal okumalarını ve bu sırada, zihinleri masaldan uzaklaÅŸtığı her an, bir düğmeye basmalarını istediler. Buna ek olarak, aralıklarla, katılımcıları bölüp, okudukları masaldan farkında olmaksızın “kopup kopmadıklarını” sordular. AraÅŸtırma sonuçlarına göre, zihinleri dağılmaya baÅŸladığı zamanlarda fark edenler, etmeyenlerden daha yaratıcı; Schooler ve Smallwood, bu kiÅŸilerin, verilen bir yaratıcılık testinde daha yüksek puanlar aldığına iÅŸaret ediyorlar. AraÅŸtırmacılar, zihnin serbestçe dolanması sırasında deneyimlenenlere dair farkındalık sahibi olmanın yaratıcılığa katkıda bulunduÄŸu kanaatinde. Özetle, araÅŸtırmacılara göre önemli olan, zihnin deneyimlediÄŸi bu sürecin ve bu süreçte ortaya çıkan yaratıcı fikirlerin farkında olabilmek; sonrasında bunları hatırlayabilmek – ve tabi, kullanabilmek. Ancak, düşlerinin içeriÄŸine dikkat etmenin yaratıcılığı geliÅŸtirmesi kadar, yaratıcı kiÅŸilerin düşlerinin içeriÄŸine dikkat etmeye daha yatkın olmaları da deÄŸerlendirilmesi gereken bir olasılık.
Peki, düşsel yolculuÄŸun yaratıcılık ve yaratıcılık yoluyla saÄŸladığı faydalar dışında ne gibi iÅŸlevleri var? Minnesota Üniversitesi’nden psikolog Eric Klinger, “odaklanmadan zihinsel alanda süzülmenin” evrimsel bir amacı olduÄŸu kanaatinde. Klinger’a göre, bir yandan eldeki iÅŸle ilgilenirken zihin gezindiÄŸinde, süreç, bize diÄŸer hedeflerimizi hatırlatabilir; böylelikle, onları atlama olasılığımız en aza indirgenir. Buna ek olarak, bazı araÅŸtırmacıların da dikkat çektiÄŸi üzere, stresli zamanlarda, sıkıcı ortamlarda veya zorlu çevresel uyaranlar mevcut olduÄŸunda, rahatlatıcı geçmiÅŸ anıları zihne getirmek ya da yaratıcı düşler kurmak, içinde bulunulan zamanda kiÅŸiye yardımcı olabilir.
Görünen o ki, gündelik hayatta kullanıldığı ÅŸekliyle “aklı havada olmak”, “dalıp gitmek”, “uçmak” ya da “kopmak”, kiÅŸinin nesnel gerçekliÄŸin yerine benimsediÄŸi bir alternatif gerçekliÄŸe dönüşmediÄŸi takdirde, sıklıkla düşünüldüğü gibi olumsuzluk demek deÄŸil. Bırakın zihniniz dolaÅŸsın. Yoksa çoktan baÅŸladı mı bile?
Emre Konuk, Uzman Psikolog - DBE Kurucu Başkanı
Yazının 1. bölümü için tıklayınız.
Kaynak
Glausiusz, J. (2011, Mart/Nisan). Living in a dream world. Scientific American Mind, 22 (1), 24-31.
Benzer İçerikler :
Amerikan Psikoloji DerneÄŸi’ne göre çoÄŸu insan, geçen yıllara oranla daha çok anksiyete ve depresyon yaşıyor. Uzaktan çalışmanın yaygınlaÅŸtığı, yeni bir...
İş Dünyasının Yeni Trendi Gamification (Oyunlaştırma) Önce İş Sonra Eğlence Diyenlerden Misiniz? Geçmişteki inanca göre eğlence ve performans zıt ...
Başarı ve iyi performansın, patron tarafından övülmesi çalışanları inanılmaz motive ediyor ve kendilerini ekibin bir parçası gibi hissetmelerini sağlıyor. ...
Özel şirketlere iş başvurusunda bulunmak için iyi bir üniversiteden mezun olmak ve güçlü bir referans bulmak yeterli değil. Hatta herhangi bir fabrikaya işçi ...
İlginizi Çekebilir :
Çalışan Memnuniyeti araştırmalarında en çok sorgulanan konular; Fiziksel Çalışma Ortamı, Psikolojik Çalışma Ortamı, İlk Yönetici, Üst Yönetim, Ücretlendirme ve ...
Genellikle gençlere "Eşini üniversitede bul, bulamazsan sonra uygun birini bulmak daha zor. Aynı üniversiteye gidiyorsan ortak yönlerin çoktur...
EÄŸer bir toplantı sırasında kendisinden sorumlu olduÄŸunuz bir çalışanınız konuÅŸurken kendinizi kötü hissettiyseniz, ekibinizin bir üyesinin kendini küçÃ...
Gallup tarafından yapılan bir araÅŸtırmanın sonuçlarına göre çalışanların iÅŸten ayrılmaları ABD’ye yılda 550 milyar dolara mal oluyor. Günümüzde...








