İyiyi Referans Almak
Pozitif Psikoloji
Klinik Psikoloji özellikle 2. Dünya Savaşından sonra, tıbbı kendine model olarak aldı ve ağırlıklı olarak hastalıklarla, yani iyi olanla değil, bozuk gidenle uğraştı. Tıp, yakın zamanlara kadar yaşamı boyunca bir kez bile hastalanmayan insanları bir araya getirip, bu insanların diğerlerinden nasıl ayrıldıklarını araştırmadı. Aynı travmaları, yıkımları, kayıpları, zorlukları yaşadıkları halde, nasıl oluyor da bazı insanlar başından beri ayakta kalabiliyor, sağlıklı, hatta mutlu bir yaşam sürdürebiliyorlar? Bu ve buna benzer soruları klinik psikoloji yeni yeni soruyor. Bu alan ne yazık ki insanların ihtiyaçlarını çok iyi okuyan ve hiç bir bilimsel temeli olmayan yolları öneren gurulara, her an sahne almaya meraklı, bazısı iyi, çoğu kötü niyetli kişilere kalmış durumda.
Psikiyatrinin ve Klinik Psikolojinin bu temalarla ilgilenmemesi, ele almaması, sorun yaşayan kişilerle yaptığı çalışmalarda aldığı çok değerli sonuçları engellemedi. Bu çalışmalar sayesinde, 50 yıl önce ne yapacağımızı bilemediğimiz pek çok psikolojik sorunla bugün pekala baş edebiliyoruz. Bunu Klinik Psikolojiyle ve Psikiyatri ile ilgili temel araştırmaları yapan, uygulamaya sokan, öğreten bilim insanlarına ve terapistlere borçluyuz. 1950’lerde bir tek ilacın piyasaya sürülmesiyle, akıl hastanelerinin büyük kısmı boşalmış, oralarda hapsolmuş yaşayanlar ailelerinin yanında yaşamaya başlamışlar, toplum içine girmişler ve hiç değilse çevrelerine ve kendilerine zarar vermeden yaşama olanağını bulmuşlardır.
Hasta İnsan
Bu yaklaşımın faydaları yanında, ciddi bedeller de ödendi. En kötüsü; zamanla yerleşen hastalıklı, bencil, zayıf, kırılgan, vursan dökülecek insan modeliydi. Kendi kendimize kalsak, yaşadığımız ya da yaptığımız için kendimizi çok iyi hissedeceğimiz pek çok yaşantı, cinsel ya da saldırganlık güdülerinin saptırılmış hali olarak görüldü. Birilerine yardım elini uzatmak bile “suçluluk duygularımı bastırma” operasyonu diye yorumlanabildi.
Pozitif Psikoloji “hastalıklı insan” modelini yıkmaya çalışır. Mutluluk, keyif, doyum, iyi karakter, cesaret, liderlik, dayanıklılık, dürüstlük, olgunluk, bilgelik, vericilik, sevebilmek, adil olmak, alçak gönüllülük ve daha pek çok yaşantı ve özellik en az “akıl hastalığı” veya “kişilik bozukluğu” kadar gerçektir. İnsanlarda olumlu olarak algıladığımız bu yaşantılar ve özellikler araştırılabilir, modellenebilir, haritası oluşturulabilir, öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Bu yaklaşımın kişisel ve iş yaşamımıza yansımalarını önümüzdeki zamanlarda sık sık gündeme getireceğiz.
Böyle bir program, okul sistemine, fizik, kimya, tarih gibi rutin ders programı olarak yerleşse... Fazla mı uçuyoruz?
Kaynaklar
- Cameron, K.S., Dutton, J.E., Quinn, R.E. (2003). Positive Organizational Scholarship. San Francisco: Berrett-Koehler Publishers, Inc.
- Seligman, M.E.P. (2002). Authentic Happiness. New York: Free Press
Benzer İçerikler :
Çalışan memnuniyetini ve bağlılığını belirleyen faktörleri artık iyi biliyoruz. Çalışan bağlılığına odaklı bir kurum kültürü, yönetim anlayışı ve yönetici ana ...
Efendim malumunuz geçen hafta 14 Şubat Sevgililer Günü idi. Her yıl olduğu gibi çiçekler, böcekler, tek taş yüzükler alındı, rezervasyonlar yapıldı. Etra...
Geçtiğimiz hafta, ekonominin nasıl işlediğine dair geleneksel teoriler ile öznel deneyimlerimiz arasındaki farklılığa dikkat çekmiş, bu farklılığı...
Yıllar içinde yapılan araştırmalarda, sadece müşteri bağlılığı ölçülmemiş aynı zamanda bu bağlılığın etkisi ve bağlılık olmamasının bede...
İlginizi Çekebilir :
Geçtiğimiz iki hafta bir soruya cevap aradık: Tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz? Antropolojiden ve diğer...
Scientific American Mind dergisinin editörü Mariette DiChristina, yaratıcılık konusunda farklı bakış açıları ve geçmişleri olan üç önemli uzmanla; Fordham...
Ben, iş dünyasında yönetimlerin ve yöneticilerin, çalışanların yetenekleri ve güçlü yanlarına odaklanmaları gerektiği üzerine yazdıkça, annelerden çocukları ...
Başarılı bir iş yerinin veya şirketin özellikleri nelerdir diye sorulsa, büyük bir çoğunluk performans seviyesinin çok yüksek, işten ayrılma oranlarının ise...