Kontrol Odağı Kuramı
Kontrol Odağı Kuramı, Amerikalı psikolog Julian Rotter tarafında 1954 yılında ortaya atılmıştır. Kontrol Odağı, kişilerin davranışları ile bu davranışların sonuçları arasındaki farklılıkları algılama şekilleriyle ilgili kişilik özelliklerini tanımlayan bir kavramdır. Rotter, kontrol odaklılığı "Kişinin davranışlarına ilişkin sonuçların kendi kontrolünde ya da şans, kader gibi dış faktörlerin kontrolünde olduğuna ilişkin genelleştirilmiş inancı" olarak tanımlamaktadır. Kontrol Odağı, içsel ve dışsal kontrol odağı olarak ikiye ayrılmaktadır ve kişilerin iç kontrol odaklı ya da dış kontrol odaklı olmalarına bağlı olarak sosyal hayatlarının, romantik ilişkilerinin, iş yaşamlarının, akademik başarılarının farklılaştığına dair yapılmış pek çok araştırma mevcuttur.
Hayatta hepimiz benzer rahatsız edici olaylar yaÅŸar, zor dönemlerden geçeriz. Ancak bu olaylar herkes tarafından aynı ÅŸekilde algılanmaz ve yorumlanmaz. ÖrneÄŸin; aynı sınavdan düşük not almış iki sınıf arkadaşından biri ‘Yeterince çalışmadığım için böyle oldu.’ derken diÄŸeri ‘Sorular hep çalışmadığım yerlerden çıkmıştı. Zaten ben çok ÅŸanssızım.’ diyor olabilir. Birinci örnekte verildiÄŸi gibi davranışlarının sonuçlarını kendi kiÅŸilik özelliklerine ya da yeteneklerine atfeden bireyin iç kontrol odaklı, davranışlarının sonuçlarının kendi dışındaki faktörlerden kaynaklandığını düşünen ikinci örnekteki bireyin ise dış kontrol odaklı olduÄŸu söylenebilir. Kontrol odakları her ÅŸeyden önce birer kiÅŸilik özelliÄŸidir. Buna baÄŸlı olarak kontrol odakları da diÄŸer kiÅŸilik özellikleri ve alışkanlıklardan hem etkilenir hem de hayattaki pek çok alanı etkiler. Hemen hemen her bireyin iki odağın özelliklerini de taşımakta olduÄŸu söylenmekle birlikte, çoÄŸu kiÅŸi için bu iki odaktan birinin daha baskın olduÄŸu söylenmektedir. AraÅŸtırma sonuçları bizlere kontrol odağının çocukluk döneminde belirlendiÄŸini söylese de, psikolojik ve eÄŸitsel müdahaleler ile kontrol odağının deÄŸiÅŸmesi mümkündür.
- İç kontrol odaklı birey, hayatı üzerinde kontrol sahibi hissetmekte ve başına gelen şeyleri değiştirebileceğini düşünmektedir. Dış kontrol odaklı birey ise olayların büyük dış güçler tarafından yönetildiğini düşündüğü için kontrol sahibi hissetmez ve olaylara daha teslimiyetçi yaklaşır. Bu sebeple aynı rahatsız edici olayı yaşayan iki kişiden, iç kontrol odağında sahip olan kişi çaba sarf ederken; dış kontrol odağına sahip olan kişi öğrenilmiş çaresizlik hissedecek ve durumu kabullenecektir.
- Kontrol odağının içsel olduğuna inanan bireyler ile dışsal olduğuna inanan bireylerin sahip oldukları sağlıklı alışkanlıkları karşılaştıran araştırmalar mevcuttur. Hayatları üzerinde kontrol sahibi olduğuna inanan iç kontrol odaklı bireyler, dış kontrol odaklılara göre %40 daha fazla sağlıklı alışkanlığa sahiptir.
- İç kontrol odaklı bireyler sosyal ilişki kurmak ve sürdürmek için daha fazla çaba harcamaktadır. Buna istinaden dış kontrol odaklı bireylerin kişiler arası ilişkilerde daha pasif bir tutum sergilediğini söyleyebiliriz. Ayrıca ilişkilerdeki çatışmalarda iç kontrol odaklı bireylerin daha yapıcı davrandıkları ve çatışma yönetimi alanında daha başarılı oldukları bilinmektedir.
- Ruh sağlığı literatürüne bakıldığında ise, psikolojik dayanıklılık ve depresyon ile kontrol odağının ilişkili olduğu bulunmuştur. Dış kontrol odaklı bireylerin psikolojik dayanıklılıkları daha düşüktür ve buna bağlı olarak stresli olaylara karşı duygu-durum bozuklukları yaşama ihtimalleri daha yüksektir.
- Dış kontrol odaklı bireyler yaşamın hemen hemen her alanında iç kontrol odaklılara göre daha az motivasyona sahiptirler. Çünkü kendilerini kontrol sahibi ve olaylar karşısında yetkin bir güç olarak göremezler. Bu durum kişilerin iş yaşamındaki performansını da etkilemektedir. Motivasyon, performansın en önemli yordayıcılarından biridir ve dış kontrol odaklı çalışanların iş yaşamındaki motivasyonları iç kontrol odaklı çalışanlara göre daha düşüktür.
- İç kontrol odaklı bireyler, dış kontrol odaklı bireylere göre daha fazla girişimcilik eğilimine sahiptir. Çalıştıkları kurumlara yenilikçi fikirler kazandırabilir ya da kendi iş fikirleriyle değişim yaratabilirler.
Yukarıda sıraladığımız tüm bilimsel araştırma sonuçlarının ışığında, iç kontrol odaklı bireylerin hayattaki çoğu alanda daha aktif ve başarılı oldukları; aynı zamanda daha sağlam bir psikolojik yapılanmaya sahip olacakları söylenebilir.
Firmaların iÅŸe alım faaliyetlerinde göz önünde bulundurması gereken kiÅŸilik faktörlerinden biri de ‘Kontrol Odağı’ olmalıdır. Çünkü iç kontrol odağı daha baskın olan bir çalışan, sosyal iliÅŸkilerinde aktif ve yapıcı, kiÅŸisel hayatında fiziksel anlamda saÄŸlıklı, psikolojik dayanıklılığı yüksek, daha yaratıcı ve giriÅŸimci eÄŸilimli, yüksek motivasyona sahip ve tüm bu sebeplerden ötürü daha yüksek performansta çalışan ve çalıştığı ÅŸirkete deÄŸer katan bir çalışan olacaktır.
Benzer İçerikler :
İnsan zekası; soyut düşünme, algılama, yargılama, sonuç çıkartma ve akıl yürütme kapasitesini ifade eden birçok düşüncesel yeteneğin karışımı olarak...
“Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı aÄŸaca tırmanma yeteneÄŸine göre yargılarsanız, o balık tüm hayatını aptal olduÄŸuna inanarak...
İş Hayatında Stresten Kurtulmanın Yolları İş yaparken yaşanan zaman baskısı, hata yapma korkusu, güvenliğin az olması stresi arttırıyor. Çalışma saatleri, ...
EÄŸer bir toplantı sırasında kendisinden sorumlu olduÄŸunuz bir çalışanınız konuÅŸurken kendinizi kötü hissettiyseniz, ekibinizin bir üyesinin kendini küçÃ...
İlginizi Çekebilir :
“İş dünyasında çalışanlardan, yaratıcılığı, bilgi birikimini ve yeteneklerini kullanarak gereÄŸinde bir ÅŸekilde görevlerini yerine getirmeleri beklenir....
“Personel yönetimi 1980’li yılların sonlarının ardından insan kaynakları yönetimine doÄŸru bir deÄŸiÅŸime uÄŸramıştır. İK yönetiminde iÅŸgücü...
Yapılan araştırmalara göre iş dünyasında cinsiyet ayrımcılığı, yılda yaklaşık 2,8 milyon dolarlık üretkenlik kaybına yol açıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ...
Hayatımızın hemen her alanını etkileyen 2020 model virüs Korona’yı eve sokmuyor, bu sebeple evden çalışıyor ve evde kalıyoruz. Peki ya hayatlarımızı...








