Emre Konuk

Egzersiz: Son Söz

Sizler de fark etmiş olmalısınız ki egzersiz bir nevi doğal enerji kaynağı. Yalnızca iyi olanı daha iyi hale getirmekle kalmıyor; aynı zamanda pek çok derde deva. Bugünkü yazımızda, egzersizin ilaç gibi geldiği, psikolojik sağlığımızla yakından ilişkili olan, daha önce bahsetmediğimiz konulara kısa kısa değineceğiz.

Stres

Biyolojik tanımını ele alacak olursak stres, bedenin denge durumuna karşı bir tehdittir. Beyinde hücre düzeyinde hareketliliğe yol açan her bir faktör, biz farkında olmasak dahi bir çeşit stres unsurudur. Stresli olma hissi, özünde, beyin hücrelerindeki bu biyolojik stresin duygusal yansımasıdır.

Stresle aktif biçimde baş ederseniz bu sıkıntılı bölgeden çıkabilirsiniz. Egzersiz, strese bağlı duygusal ve fiziksel hisleri kontrol etmeye yarar ve bunu yalnızca bizim bilincinde olduğumuz seviyede değil, aynı zamanda hücre seviyesinde de yapar. Egzersizin de bir çeşit biyolojik stres yarattığını düşünürsek bunun nasıl mümkün olduğunu sorabilirsiniz. Cevabı şudur: Egzersiz, hücrelere hasar veren birtakım unsurların ortaya çıkmasına sebep olur. Ancak normal şartlar altında, onarım mekanizmaları, bu hücrelerin sonraki mücadeleler için eskisinden daha dayanıklı hale gelmesini sağar. Bir başka deyişle, tıpkı kaslar gibi beyin hücreleri de zorlandıkça güçlenir. Yani, aslında çok yoğun seviyede olmadıkça stres, beyne iyi gelir.

Kaygı

Kaygı, bir tehdide bağlı normal bir stres tepkisi olarak yaşanabilir. Ancak bazı kişiler gerçek bir tehdit olmadığı durumlarda da kaygı yaşayabilmektedir.

Egzersiz çok yardımcı olabilir. Hem de bunu pek çok farklı şekilde yapar:

1. Dikkati uzaklaştırmaya yarar. Çalışmalar, kaygılı kişilerin sessizce oturmak, meditasyon yapmak, dergi okumak ve dikkati uzaklaştıran diğer birçok faaliyetten fayda gördüğünü göstermektedir. Egzersiz ise hepsinden daha etkilidir.

2. Kas gerginliğini azaltır. Egzersiz, tıpkı bazı ilaçlar gibi, bedenden beyne iletilen ve kaygıyı arttıran olumsuz geribildirim döngüsünün kırılmasını sağlar. Böylelikle yalnızca kaygılı duygu durumu değil, kaygının sebep olduğu fiziksel semptomlar da ortadan kaldırılır.

3. Beyne iyi gelen kaynakları destekler. Hem anlık olarak hem de uzun vadede, faaliyetleri kaygı döngüsünün kırılmasında önemli rol oynayan kimyasallarının salgılanımını arttırır.

4. Farklı bir sonuç çıkarılmasını öğretir. Kaygı yaşandığında deneyimlenen kalp atım hızında artış, nefes alıp vermede sıklaşma gibi fiziksel semptomlar kişinin panik yaşamasına sebep olabilir. Aslında aynı semptomlar egzersizin de doğal bir sonucudur ve kişi bunları kendi kontrolündeki bu olumlu süreçle eşleştirebilirse kaygı deneyimi değişebilir.

5. Dayanıklılığı arttırır. Kişi bilinçli bir şekilde kendisi için bir şey yapmaya karar verdiğinde, kendisi için bir şey yapabilme becerisi olduğunu fark eder; öz hakimiyet duygusu gelişir.

6. Özgürleştirir. Kaygı yaşayan kişiler kendilerini hareketsiz kılmaya meyillidir. Egzersiz ise bunun tam tersini, hareket etmeyi gerektirir.

Dikkat Eksikliği

Günümüzde o kadar bilgi fazlalığı, gürültü kirliliği ve araya giren şey var ki insanın odaklanmakta zorlanması çok olası. Neticede bizim dikkat sistemimiz, beynimizin geri kalanı gibi, bugüne değil, on bin sene öncesine göre programlanmış. Ancak zaman zaman hepimize mahsus olsa da bazı kişiler özellikle dikkat eksikliği çekiyorlar. Bu, tembellikten, zeka geriliğinden veya kötü yetiştirilmeden değil, biyolojik bir düzensizlikten kaynaklanıyor.

Özellikle dövüş sanatları, bale ve jimnastik gibi yapılandırılmış veya dağcılık, dağ bisikleti, kaykay gibi daha az geleneksel kompleks spor dalları bu kişiler için çok faydalı olabiliyor. Fiziksel hareketi kontrol eden bölgeler, aynı zamanda bilgi akışını koordine ediyor; yapılan hareketler beynin dengeyi, zamanlamayı, motor becerileri, ket vurmayı ve odaklanmayı kontrol eden bölgelerini harekete geçiriyor.

Bağımlılık

İlk etapta kişiyi bir maddeyi denemeye iten, zevk arayışı veya merak olabilir. Ancak kişi bağımlılık geliştirdikten sonra, kullanmaya yönelten bunların her ikisi de değildir. Davranışı sürdüren ve bireyin kendinde değiştirme gücünü bulamadığı şey, beyninde gerçekleşen yapısal değişimdir. Bu değişim, tepkisel bir davranış biçimi oluşmasına sebep olmaktadır.

Bağımlılığı, beynin bir şeyi çok iyi öğrenmiş olması olarak düşünebilirsiniz. Egzersiz, bağımlılık problemi olan kişilerin yeni uyaranlara uyum sağlayabilmesine, alternatif ve olumlu senaryolar edinebilmesine yardımcı olur. Anlık olarak çok fark yaratmasa da uzun vadede bir iyilik hali yaratır. Ne kolay ne de kesin bir çözüm değildir; ancak iyi kullanıldığı takdirde çok yönlü bir çözüm önerisidir.

Kaynak: Ratey, J.J., & Hagerman, E. (2008). Spark: The revolutionary new science of exercise and the brain. NY: Little, Brown and Company.

06.02.2011

 

Benzer İçerikler :

İşte Mutluluk - IV

Birkaç haftadır, iş ve mutluluğun birbirini dışlayan hayat alanları olduğuna yönelik miti tartışıyor, "akış deneyimi"ne elveren koşullar sağlandığı ...

İnsanın Doğası 4

Kaldığımız yerden devam edelim. Üç hafta önce bir soru sorduk ve cevap aradık: Tüm kültürlerde ortak, evrensel davranış kalıplarından, değerlerden,...

Aynı Kadınlar, Aynı Erkekler, Aynı İlişkiler

Hayatta en anlaşılmaz şeylerden biri, fena halde sıkıntı ve acı verdiği halde, bir davranışı tekrar etmekten kendimizi alıkoyamamaktır. Buna sayısız örnek ...

Akıldışının Cazibesi

Daha önceki yazılarımızda, insanın tamamen rasyonel bir varlık olduğu varsayımı üzerine konuşmuş, bu varsayımın, bilimsel arka planının zayıflığından v...

İlginizi Çekebilir :

Motivasyon - V

Motivasyon kuramını ele aldığımız şu birkaç hafta boyunca performansı ve verimliliği arttırmak için içsel motivasyonu yükseltmenin ne denli önemli olduğunu hep ...

Zihnimiz Bize Nasıl Kazık Atar 7

Nedeni Yanlış Anlamak II Geçen hafta sizlere, insanların nedensel çıkarımlarda bulunurken yaptıkları bazı hatalardan bahsetmiştim. Bu hafta, bu mantık ...

Sevgi Bağımlılığı

Efendim malumunuz geçen hafta 14 Şubat Sevgililer Günü idi. Her yıl olduğu gibi çiçekler, böcekler, tek taş yüzükler alındı, rezervasyonlar yapıldı. Etra...

Korku Kültürü - V

Bir süredir, bir “korku kültürü”nde yaşadığımızdan, korkunun yaşamlarımız üzerinde çarpıcı bir belirleyiciliği olduğundan bahsediyoruz. Önce, son ...