İş Yerinde Refah (Wellbeing at Work)
Wellbeing; “refah”, “sağlıklı ve mutlu hissetme durumu”, “bedensel, ruhsal, zihinsel denge ve huzur” demek. Ne çok şey barındırıyor içinde aslında.
Harvard Business Review’da 2010 yılında “Wellbeing at Work” kavramını şu şekilde tanımlanıyor:
Çalışanların (ve kimi zaman ailelerinin) sağlık risklerini azaltıp hayat kalitelerini yükseltmelerini destekleyen, kişisel verimliliklerini arttıran ve firmanın karlılığını pozitif etkileyen davranışları benimseyip korumalarını destekleyen, organize ve işveren sponsorluğunda gerçekleşen programların bütünü.
Yıllarca Çalışan Memnuniyeti, Çalışan Bağlılığı, Kurum Atmosferi araştırmaları yaptık. Bu araştırmalardan çıkan sonuçlara göre aksiyonlar aldık. Bunun öneminden, performansa ve dolayısıyla karlılığa etkisinden bahsettik.
Bugün geldiğimiz noktada Wellbeing, geleceğin iş dünyasında hızla yer almaya başladı. Artık pek çok firma tarafından kritik konu olarak görülmeye başlandı ve başarılı bir firma için bunu sağlamak kaçınılmaz oldu. Firmalar bu alanda projeler üretmeye ve aksiyon almaya başladılar bile.
İş hayatı pek çok kişi için mutluluk ama aynı zamanda da stres kaynağı. Çalışmadan da olmuyor, çalışınca da… Yaşamak için mi çalışıyoruz yoksa çalışmak için mi yaşıyoruz; çoğu zaman karıştırıyoruz. İş ve özel yaşam dengesini kurmakta hep çok zorlanıyoruz, bu nedenle de hep şikâyetçiyiz.
Günümüzün çoğunu işte geçiriyoruz. Peki, mutlu muyuz? Stres, tükenmişlik sendromu, vb. gibi pek çok sıkıntılı durumda olan çalışanları sıklıkla duyuyoruz, görüyoruz ya da belki de bu durumları biz yaşıyoruz. Çalışma koşullarının iyi olmaması; iş kazalarını, kronik hastalıkları, yaralanmaları ve hatta ölümleri artırıyor. Bunun şirketlere olan maliyeti ise çok yüksek.
Araştırma Şirketi Gallup’un ABD’de yaptığı çok geniş kapsamlı Çalışan Bağlılığı Araştırması’na göre, işlerine bağlılıkları yüksek olan kişilerin sağlıklarının diğerlerine göre daha iyi ve kronik hastalıklara yakalanma olasılıklarının da daha düşük olduğu belirlenmiş.Etkili bir Wellbeing Programının şirkette uygulanması, işe gelinmeyen günleri ve verimsizliği yaklaşık 1/3 oranında azaltıyor. Çalışanların bağlılığı, mutluluğu, memnuniyeti, refah ve huzuru biraz daha ön sıralarda tutulmalı gibi…
Ayşegül Horozoğlu Psikolog, ACC Profesyonel Koç, Danışman - DBE Kurumsal Gelişim Merkezi Yöneticisi
Benzer İçerikler :
“Personel yönetimi 1980’li yılların sonlarının ardından insan kaynakları yönetimine doğru bir değişime uğramıştır. İK yönetiminde işgücü...
Şirketinize başvuran adayların deneyimlerinden memnun olma olasılığı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Cevap büyük ihtimalle neredeyse umutsuz olacaktır. Daha ...
1995-2010 doğumlulardan oluşan Z Kuşağı, Google, Facebook ve Amazon'un egemen olduğu bir dünyada doğdu ve büyüdü. Bir kısmının iş hayatına atıldığı...
Geçtiğimiz hafta, zihnin, içinde bulunulan zaman, mekân ve diğer koşullardan uzaklaşarak düşsel alanda gezinmesi üzerine konuşmuş; araştırmalara göre...
İlginizi Çekebilir :
Kurumların rekabet avantajlarını korumalarında yetenekli işgücüne sahip olmaları, onları elde tutmaları ve kurum hedefleri doğrultusunda kullanmaları...
Çoğumuz günün büyük kısmını iş yerinde geçiriyoruz. Hayatın geri kalanından keyif almak için iş yerindeki mutluluğunuzu arttırma hedefi koyarsanız, hayatınızın ...
“Dijitalleşme sürecinde kurumlar kimi zaman empati kurmayı ihmal edebiliyor. Farkında olmadan hem müşterileri hem de çalışanları değersiz ve anlaşılmamış ...
Son dönemde sürdürülebilir başarı çok moda bir deyiş oldu. İnnovasyondur, teknolojidir, pazarlamadır seferber oldu da, insan odağı hep atlandı. İşin özü, ...









