Kurumsal Gelişim Merkezi

Zihinsel Esneklik ve Çeviklik

Zihinsel Esneklik ve Çeviklik

Modern iş dünyası; küreselleşme, hızlı ve derinlemesine teknolojik ilerlemeler, dinamik ekonomik koşullar, değişen ve dönüşen medya araçları ile birlikte sürekli değişen bir yapıya bürünmüştür. Böyle bir ortamda yeni meslekler ortaya çıkmakta, kimi meslekler zamanla yok olmakta, kimileri ise köklü değişimlere uğramaktadır. Bir zamanlar olduğu gibi, bir mesleğin gerekliliklerini bir kere öğrenmek o mesleği hayat boyu icra etmek için yeterli değildir artık. 

Yirminci yüzyılın başlarında çalışan nüfusun büyük çoğunluğundan beklenen şey, bir işi öğrenmeyi gerektirecek minimum zihinsel becerilere sahip olmak ve maksimumda bedensel çeviklik iken; günümüzde bu denge değişmektedir. Şöyle ki, meslek gruplarına göre değişiklik göstermekle birlikte; çalışan nüfustan beklenen şey bedensel çeviklikten ziyade, söz konusu hızlı değişime ayak uydurabilmesini kolaylaştıracak zihinsel yapıya sahip olmasıdır. Değişimin norm olduğu bu çağda bireyler sık sık kendilerini güncellemek durumunda kalmaktadırlar. Değer üretmek tek başına yeterli değildir; yaratıcı olmak ve katma değer üretebilmek gerekmektedir. Her gün değişen bu dünyaya adapte olabilmek, bu dünyanın yaratım sürecine katılabilmek ve bu sınırsız düzlemde üretebilmek için bireyin zihinsel esnekliğe ve çevikliğe sahip olması önemlidir.

Değişimin Getirdikleri

Yukarıda sözü geçen durumları tam anlamıyla kavramanın yolu, bu durumların çalışma hayatında ne anlama geldiğini anlamaktan geçer. Daha önce de bahsedildiği üzere iş dünyası sürekli bir değişimin nesnesidir ve bu duruma bağlı olarak çalışan nüfustan da esnek ve çevik bir zihne sahip olmaları beklenmektedir, fakat bunun anlamı nedir? İş dünyasının içinde bulunduğu dünyadaki hızlı değişimden etkilenmesi demek, artık her gün aynı mal ve hizmetlerin üretilmemesi, gün geçtikçe üretilen mal ve hizmetlerin yeni formlara evrilmesi anlamına gelmektedir. Bu diyalektik bir süreçtir. İş dünyası genel manada dünyadaki değişimlerden etkilenerek yeni ürünler ortaya koyar, böylece dokunduğu kitleyi değiştirir; sonrasında ise bu değişen kitlenin hayat görüşünden etkilenerek kendini değiştirir. Değiştirmek zorundadır da. Bu süreç böyle sürer gider ve yüksek yaratıcılık kapasitesi gerektirir. İşte bu yüzdendir aktif nüfusun esnek ve çevik bir zihne sahip olması gerekliliği. Esnek bir zihne sahip çalışan, içinde bulunduğu çerçeveye bağımlı kalmaz, kendini sürekli geliştirir. İlk kez karşılaştığı durumlar karşısında afallamaz, hızlıca adapte olabilme kapasitesi yüksektir. Elinde olan malzemelerden daha önceden var olmayan bir kompozisyon çıkarma olasılığı da daha fazladır. 

Zihinsel esneklik ve çeviklik, kişilerin eğitim ve hayat tecrübelerinden edindikleri bilgi ve becerilerine göre şekillenen bir potansiyel olmakla beraber, bu potansiyelin eyleme dönüştürülebilmesi için motivasyon kaynaklarına ihtiyaç vardır. Çalışanın öğrenme ve kendini geliştirme motivasyonu bulması sadece kişisel bir eylem olmaktan uzaktır. Yani iş yaşamında çalışanların öğrenmeye açık olmaları, becerilerine sürekli yenilerini ekleyebilmeleri kurumların ve yöneticilerin yaklaşımlarıyla da sıkıca bağlantılıdır. 

Kurumların çalışanlarına sunduğu geleneksel motivasyon kaynakları; maaş, iş güvenliği, çalışma koşullarındaki iyileştirmeler, terfiler olarak sıralanabilir. Bunlar önemli dışsal motivasyon kaynakları olmakla birlikte çalışanların öğrenme ve kendini geliştirme isteklerinin daha uzun soluklu olabilmesi için, kurumların bireylerin içsel motivasyonlarını da artırabilmesi gerekmektedir. 

Kurumsal çerçeve içerisinde içsel motivasyonu artırmanın, dolayısıyla da çalışanların gelişimine katkıda bulunmanın en iyi yollarından birisi bireysel hedeflerle kurumsal hedeflerin paralel olmasını sağlamaktır. Bu paralellik sağlanırsa çalışan kendi geleceğiyle kurumun geleceğini müşterek olarak algılayacak; kendini geliştirme yönünde adımlar atarak kurumun gelişimine katkıda bulunma ihtimali artacaktır.

Bir diğer önemli nokta ise çalışanların gelişim ihtiyaçlarının doğru bir şekilde tespit edilmesidir. Bu da ancak yöneticilerin daha alt kademelerdeki çalışanlarla sağlıklı bir diyalog kurabilmeleriyle mümkün olabilir. Ancak böyle bir diyalog ile kurumların, bünyelerindeki çalışanların gelişimsel ihtiyaçlarını saptayabilmeleri ve bunları karşılamaya yönelik eğitimler organize etmeleri söz konusu olabilir.

Değişimin inanılmaz bir hızda gerçekleştiği çağımızda, kurumların bu değişime ayak uydurabilmelerinin yolu çalışanların değişime yatkınlığından geçer. Çalışanların bu kapasitelerini artırmak için ise kurumların bireyleri doğru pozisyonlara yerleştirecek, daha sonrasında ise gelişimsel ihtiyaçlarını saptayabilecek araç ve stratejileri kullanmaları gerekmektedir. Bunu başarmak demek, geleceğin inşasına aktif bir şekilde katılabilmek demektir.

Kemal PEHLİVAN - DBE Kurumsal Gelişim Merkezi Araştırma ve Psikometri Departmanı

DBE Kurumsal Ölçme / Değerlendirme ve Eğitim Merkezi
Bizi Arayın  Eğitmenlerimiz

Benzer İçerikler :

Kişisel İmaj Ve Profesyonel Tutumun Önemi

İnsanlar hayatları boyunca diğer insanlarla etkileşim halindedirler ve genellikle diğer insanların onları nasıl gördüğünü önemserler. Dolayısıyla da buna uygun ...

İşe Alımda Neden Psikometrik Test ve Envanter Kullanılmalı?

Personel seçimini, en basit şekliyle “belirli bir görev için en uygun adayı seçmek” olarak tanımlarsak, bu sürecin temel hedefinin en uygun adayı ...

İşlerden Biraz Uzaklaşmak: Tatil

Tüm sene çalıştıktan sonra tatil yapmak bütün çalışanların özlemle beklediği bir şey. Tatil motivasyon unsuru. İşlerden biraz uzaklaşmak, sabahları geç ...

Empati, Liderlerde Olması Gereken Bir Yetkinliktir

Empati, sözlük anlamı olarak “kendimizi bir diğer kişinin yerine koyup onun gibi hissedebilmek ve düşünmek” manasına gelmektedir. Dolayısıyla bu ...

İlginizi Çekebilir :

İŞ VE ÖZEL HAYAT İÇİN VERİMLİ ZAMAN YÖNETİMİ

“Başarıyı inşa etmenin en önemli adımlarından biri zamanı iyi yönetmek ve değerlendirebilmektir. Zaman, satın alamayacağımız ve geri getiremeyeceğimiz ...

İŞİ İŞTE BIRAKMAK

Doğası gereği bazı işlerin daha net sınırları vardır, ancak bazı işlerdeyse bu sınırlar çok belli olmayabilir. Bu sınırlar belli olmadığında da iş dışındaki ...

Z Kuşağı İçin Hazır Mısınız?

1995-2010 doğumlulardan oluşan Z Kuşağı, Google, Facebook ve Amazon'un egemen olduğu bir dünyada doğdu ve büyüdü. Bir kısmının iş hayatına atıldığı...

Onboarding

Onboarding, yeni çalışanları kurum kültürüne adapte etme ve kurumla çalışanı bütünleştirme sürecidir diyebiliriz. Bu süreçte, kurumsal markanın, değerlerinin ...